14 Aralık 2011 Çarşamba

Beşikt(aşk)



Sevinmek için sevmedik biz seni,
Sen yenilmişsin umrumda değilki,
Şereftir bu yolda senle yürümeki
Hep kol kola, bir gün değil,
Hergün Beşiktaş.

Beşiktaşlı olmak,
Çarşı gibi bir taraftara sahip olmak,
Gerçekten ayrıcalıktır.

O atmosferi İnönü'de bir kez soludumu insan,
Vazgeçmek mümkün olmuyor.
Tarifi imkansız...

Bayanlar genelde
maçlara giderken tedirgin olur ya
ben kendimi İnönüde öylesine güvende,
öylesine huzurlu hissediyorumki
kelimelere dökmek zor çok zor...

Akşam İnönüde harika bir atmosfer vardı.
Maçın başlamasına 10 dakika kala yapılan konfeti şov
tek kelimeyle muhteşemdi...

Hoşuma gitmeyen tarafı ise
yediğimiz ilk golden sonra taraftarın sesinin kesilmesi...

Oysaki herzaman demiyormuyuz
Sevinmek için sevmedik biz seni diye...

Birde bunun üzerine takımın muhteşem
performansı eklenince...

Manuel Fernandes bana göre
stoke city ile oynadığımız maçın adamıydı.
Oyunu toparlaması, tüm futbolcularla uyumu.
Birde top kornere gidince hemen korner noktasına geçip
topun başına geçmesi takdir edilir gerçekten.

İlk golü Almeida'nın penaltı noktasında
düşürülmesiyle attı Fernandes .
O penaltı verildiği zaman bunu ya Fernandes
yada Ernst kullanmalı dedim kendi kendime..
Birde baktımki topun başında Fernandes.
Gol geliyor dedim geldi.

Almeida oyundan alındı.
Taraftar onu alkışladı...
Almeidanın düşürülmesiyle
o penaltıyı kazanmasaydık tepki gösterirdi.
Buna eminim. Oysaki kafayla attığı golüde vardı.
Yaptığı hatalar olunca hemen o oyuncuyu yok saymak huyumuz.
Birde Beşiktaşın guizası diyenlere gülüyor geçiyorum...

İkinci golü Mustafa Pektemek attı
Fernandes'in muhteşem korner vuruşu sayesinde bulduk.
Taraftar coşuyor, Futbolcular coşuyor,
Carlos Carvalhal coşuyor...

Maçı izlerken birkez daha içimden söyleniyorum.
Carlos Carvalhal gitmesin, gitmesin işte...
Seviyorum ben o adamı...
Beşiktaşımı seven herkesi sevdiğim gibi.
Onun sayesinde güzel günler görüyoruz güneşli günler.
Ama tekrar tekrar söylüyorum sahip çıkalım Carlos Carvalhal'a.
Tıpkı Tayfur Havutçu'ya çıktığımız gibi.

İkinci yarıda oyuna dahil olan Alves
Birçok taraftarı şaşırtmıştır.
Onun güzel pasıyla Edu skoru 3-1 yapıyor.
stoke city maçı izlemeyi bırakıyor,
taraftarı izliyor...

Ama benim fikrim yine değişmiyor
Beşiktaş'ın çocuğu Carlos Carvalhal,
Maçın en iyi oyuncusu ise Manuel Fernandes...










8 Aralık 2011 Perşembe

Bu bir teşekkür yazısıdır

Nerden nasıl başlıyacağımı,
başlamam gerektiğini bilmiyorum aslında.
Şu saatten sonra yazmak ne kadar doğru orasıda bilinmez.
Bu sadece sana ithafen yazılan teşekkür yazısıdır.

Bu yazıda nerden çıktı diye şaşırmana gerek yok
Aslında geç kaldım bu cümleleri sana kurmak için.

Sen olmasaydın
şu an bu kadar emin dikkatli
adımlarla yoluma ilerleyemiyecektim.
Sağlıklı düşünmeye fırsatım olmayacaktı mesela,
Seninle yaşadıklarımı tekrar tekrar yaşamaya devam edicektim ısrarla.

Kıskanmak ve kıskanılmak
koskocaman bir hastalıkmış.
Birde karşındaki insanı farklı bir kimliğe sokmak...

Bundan yıllar öncesine gidiyorumda
ne kadar safmışın seni ilk tanıdığım zamanlar,
Çevremdekilerin söylediklerine aldırış etmeden körü körüne
sürüklenmişim bir bilinmezliğe.

İyi bir yaşanası tecrübeydin sen aslında,
Sayende bir insanın gözüne bakınca ''yalan'' söyleyip söylemediğini
anlayabiliyorum ne kadar güzel değilmi?

Yalan söylemek senin uzmanlık alanına giriyordu,
Bende söylediğin yalanları senin yüzüne vurmaktan büyük zevk alıyordum
Dedektiflik görevini üstlenmiştim sense
güvensizlikten yakınıyordun her hata yapan insan gibi...
Sen ne kadar inkar etsende
söylediğin üç kelimeden biri yalan oluyordu.

Anımsadımda komiktin aslında,
yalan söylediğin zaman suratının aldığı şekli görmeni isterdim.
Birde yetmiyormuş gibi
Söylediğin yalana kendinide inandırıyordun
buda bir beceri aslında
aynı zamanda seni tebrik ediyorum.

Kendini yalanlarına öylesine inandırıyordun ki
gerçek ortaya çıktığı zaman söylediğin yalanı savunmaktan
utanmıyordun bile...

Bu konuda hakkını yemek haddime düşmez teşekkür ederim.

Geçmişinden kopamamış bir insanın
hayatında olmak figuranlık görevini üstlenmekten
başka birşey değilmiş bunuda seninle yaşarken öğrendim.

Aşk denilen kavramın
aşık olduğun insanı kırmamaktan, olduğu gibi kabullenmekten
ibaret olduğunu ona zarar vermemek için kendi içinde savaş gerektiren
bir duygu olduğunu fakat bunların sen ve senin gibilerinin bünyesinde barındırmadığını
öğrettiğin için teşekkür ederim.

İnsanları aşağılayıp söverek
biryerlere gelinmeyeceğinin en büyük örneğiydin aslında
sahi sen sinirli bir adamdın dünya umrunda değildi
Herkes senden korkardı sen ne dersen o olurdu...

Yalnızdın, tek başınaydın bu hayatta,
aile kavramının var olmadığını savunan bir insanın
hayatında yer edinmeye cabalamayacak kadar olgunum artık.
Bana bu olgunluğu kattığın için teşekkür ederim.

Konuşmamak için bahaneler sunan bir insandan uzak durmak gerektiğini,
Kendi çıkarları için karşındaki insanı kullanan,
Muhteşem güven veren görüntüsünün altında aslında büyük bir kişilik problemleri yatan,
Yalan söylemeyi alışkanlıktanda öte hastalık derecesinde olan,
Her zaman iyi gününde yanında olmayı tercih eden
Kötü gününde yanında olmak neyi değiştirir gibi bir cümle kurabilen
kapasitedeki insan kesiminden,
Maddiyatı bahane edip birşeyler yapmaktan kaçınan,
Seni iş yeri ortamından gocunduğu şeylerden dolayı uzak tutan,
Dürüstlük kavramından yoksun,
İnsanlardan uzak durmam gerektiğini
tecrübe etmeme yardımcı olduğun için teşekkür ederim...

Herşeyden önemlisi şuan hayatımda olmadığın için
ve beni birkez daha hislerim konusunda yanıltmayıp
kendine yakışanı yaptığın ve bütün tezlerimi doğru çıkardığın için
Teşekkür ederim...

He birde özür dilerim,
Beni hayatının her anında
hatırlamak zorunda kaldığın için...
Oda nerden çıktı deme sakın...
Buna eminim çünkü...

7 Aralık 2011 Çarşamba

beşiktaş yavru kartal naz :)



İşte benim biricik yavru kartalım...
Öylesine değerliki benim yeğenim,
Kendi çocuğum olsa ancak bu kadar severim herhalde...
Beşiktaşlı olunmaz Beşiktaşlı doğulduğunun örneklerinden biri,
Hemde babası fenerli olmasına rağmen...
Havalar ısınsın ilk işimiz bir Beşiktaş maçına gitmek olucak.
Evde zaman sürekli yağmurlu bir günde görmüştüm seni
üstünde çubuklu formalar vardı diye marşlar söyleyerek geçiyor.
Bazen babasının yanında fenerlıyım desede
onun minik yüreğine kıyamıyorum...
Heleki Naz Beşiktaşı ne kadar seviyorsun diye sorduğumda,
Ölümüne seviyorum demesi beni benden alıyor...
Seni çok seviyorum miniğim...