Olsun istersin… Hatta olsun diye yapılması gerekenden daha da fazla üstelersin. Aşktır ; değer verirsin, ödün verirsin, sevgiden de öte saygı gösterirsin, olmayacak kaç şey varsa bir araya bile getirirsin…
Bakarsın,... ne anlattığını anlayabilmiş (?) ne de çözüm için bi’şeyler yapma gayretinde.
İştir ; sabahlarsın, “olsun” diye, ailenden çaldığın zamanı oraya verirsin…
Dosttur ; hayatta kimseyi dinlemediğin kadar dinler, kendine ayırmadığın onca şeyi “O’na” ayırmaya çalışırsın… Sonra olayın içinden kendini çıkartır şöyle karşıdan yaptıklarına bir bakarsın… Bakarsın ki her şey başladığın gibi! Olmuyorsa, olmuyordur! Gönlün rahat mı? Elinden geleni yaptın mı? Cidden olmuyorsa zorlamayacaksın…
Bugün güne öyle pozıtıf başladımki ben bile şaşırdım kendi kendime, Uzun zamandan sonra bunu nasıl becerebildim diye? Düşündüm durdum.
Aslında cevabı bellıydı bu sene tatıl yapamamıştım ve bayram tatili bana iyi gelicekti...
Ama tek nedende bu değildi aslında Gergin geçen bir haftadan hatta birkaç haftadan sonra böyle bir güne başlamak güzel oldu benim için...
Uyandım hemde gülerek, Oysa rüyada görmedimki. Genelde güzel rüyalar gördüğümde gülerek kalkarım ben...
Evden cıktıgımdada gülümsüyordum aslında Sonra tanıdıklarıma gülümseyerek günaydın dedim İşe geç kalmış olmama rağmen gülümsüyordum. Taa ki bir şarkıyı dinleyene kadar... Başında şiir olan bir şarkı bu... Anlamadım aslında ama herşeye rağmen uzun zamandan sonra, böyle bir güne başlamak güzeldi...
1881 yılıydı Selanikte bir bayramdı sanki Atamızın doğuşu...Küçük yaşta babasını yitirmişti.Şemsi efendi mektebinde ilk okulunu okumuştu.Asker olmaktı amacı Ülkesine,TÜRKLÜĞÜNE bağlı her TÜRK genci gibi oda vatanı için birşeyler yapmak istiyordu...Annesine bile haber vermeden Selânik Askeri Rüştiyesi’nin sınavına girip başarısının ilk adımını atmış Askeri okulun sınavını kazanıp öğretmenleri tarafından sevilen bir öğrenciydi, Teğmen rütbesi ile ,Harp akedemisine devam etti,Yüzbaşı rütbesiyle akademiyi tamamladı ...Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazdıranda ''Çanakkale Geçilmez''dedirtende yine bizim Atamızdı...Cumhuriyetimizi ilan eden,Ülkemize çağdaş olmayı ve laikliği getiren,bir çok savaş kazanan, bir lider olarak kitleleri etkileyen,bir devlet adamı olarak başarılı bir yönetim sergilemiş bugünkü devlet büyükleri gibi ülkesini satmamış seçme ve seçilme hakkını insanların elinden alabilmek ve ülkedeki bölücülüğü sağlayıp, suçsuzları içeriye atıp suçluları elini kolunu sallayarak dolaşmasını sağlamayan ve nihayet bir devrimci olarak bir toplumun sosyal, kültürel, ekonomik, politik ve hukuki yapısını kökten değiştirmeyi başarmış;herşeyi altüst etmemiş,Ülkesini satmamış VE TÜRKLÜĞÜNÜ SATMAYAN dünya tarihindeki en üstün şahsiyetlerden birisi olmuştur.Tarih onu Türk ulusunun en şerefli evlatları ve insanlığın en büyük liderleri arasında sayacaktır. Bunun ardından gelen başarıları aslında tek tek anlatılması gereken tek insandır Mustafa Kemal Atatürk... Ülkesini satmayan ve 1927,1931,1935 yıllarında TBMM yine Atatürk'ü cumhurbaşkanlığına seçilen bir Liderdi.10 Kasım 1938 yılında saat 09:05'te tüm çabalara rağmen çok sevdiği halkından ayrılmak zorunda kaldı Atam ama bizim nazarımızda ölümsüzlük kazanan tek Liderimizdir... Senin sözlerinle son vermek istiyorum bu yazıma Atam;
Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.