16 Şubat 2011 Çarşamba

Sadece sağlık

İyice bunalım blogu oldun cıktın başıma,
Oysaki bu sene sana hep güzel şeylerden bahsedicem
diye bir karar almıştım kendi kendime,
Bunuda başaramadım!
Yoksa buda mı kader?
Sanmam...

Peki ya tanımadığın bir kadınla,
Tanışma çabasına ne demeli?...
Yada erkekler ne ister?
Hep daha fazlasınımı?

Her neyse,
Pazar günü ablamla temizlik yaptık
hemde derin...
Maalum annem ameliyat olucak,
Herşey sarpa sardı ya bikere,
ardı arkası kesilmez artık...
Çokmu olumsuzum evet,
Bir söylenen bir söyleneni tutmuo çünkü.
Onada gelicem,
Pazar akşamı evde aile saadeti yaşıyoruz
Sevgi pıtırcıkları şeklindeyiz böyle,
Annemlerle dizi izleme modu
Foxta oynayan Arka Sıradakilerdi sanırım ismi
neyse dızının oyuncularından gamze ismindeki kız
meme kanseriymiş bunu ogrendıgı zaman beynınden
vurulmusa donuyor resmen ağlama krizleri falan
Annem odayı terkediyor mutfaga gidiyor
Sebebi belli aslında kurcalamaya gerek yok
hoş salaklıkta bizde maadem oyle bır muhabbet donuyor
hemen başka bir kanala geç, insan düşünemiyo işte.
Annemi bir süre mutfakta yalnız bırakıp dayanamayıp
yanına gıdıyorum sigara içme bahanesiyle
ağlıyor yanlış birşey söylemekten korkuyorum ama
yanında olmak olabılmek en guzelı biraz şebeklık yaptıktan sonra
ortamdaki buğulu havayı dagıtıyor ve kendımı lavaboya kılıtlıyorum.
Rol yapmak ne kadar zor, güçlü görünmek...
Annem dün memografi,ciğer usg'si derken akşam 9a kadar hastanedeydi
bugünde sintigrafi ve meme usg'si için gitti ve şuan eve dönüorlar,
peki ya yarın, yarınsa hastaneye yatıyor,
tahlıller yapılmaya devam edicek ve önümüzdeki hafta ameliyat...
Hafta sonunu bizimle geçirseydi en azından gündüz hastaneye gitse
akşam eve dönse, sonra sabah yine gitse ameliyat olup çıksa.
Hemen eve gelse mis kokulu elleriyle güzel yemekler yapmaya devam etse...
Senelik iznimin bir haftasını şimdi kullanıyorum,
Annemin yanında olmak istiyorumki olmalıyımda.
Sağlık problemi bambaşka yaşamayan bilmez ki patronlar hiç bilmez.
Adam izne çıkacağımı öğrendi öğreneli surat beş karış,
Sanki hayrına izin istiyorum yada keyfimden izin yapıyorum.
Of belkide ben yanlış anlıyorum.
Ateş düştüğü yeri yakar ya aynen o misal.
Kim benim kadar üzülebilir kimse yada benim yaşadığımı kim bilir...

Bugün saat 10:00 cıvarlarında ablamla konuştum,
Her zaman güçlü olan ben sanırım artık yavaş yavaş bunu kaybediyorum.
Konuşamadım ağlıyormusun dedı kafayı yemek üzereyim dedim
bir süre sessiz kaldık, en kötü ihtimal anneme silikon yaptırırız diye espiri yaptım,
Sadece ablam üzülmesin diye...
Annemin iyi olması için,
Güçlü olmak zorundayım...



11 Şubat 2011 Cuma

Ağaç yaş iken eğilir





Yalan kötü,
Yalan çirkin,
Yalan kaka,
Yalan ayıp,
derdi annem küçükken hep.
Ve ne zaman yalan söylemeye kalksam
elime yüzüme bulaştırırım onu.
Suratım kızarır,ateş basar vücudumu...
Pembe yalanlar benım suratımı kızartan,
birde büyük yalanlar söylemeye kalksam,
ne olur bilmiyorum...

Benim en büyük şansım
Ailemin beni hep kötülüklerden
uzak tutup, her zaman arkamda olması oldu.
Bir dediğimi iki etmediler.
Tabi bunda en küçük olmamın da faydası çok büyüktü...
Kaza eseri doğan bir çocuktum ben...
Bunuda çok iyi değerlendirmiş olmam
olayın farklı boyutu elbet...
Birşey istediğim zaman almayacak durumda oldukları
oldu elbet.
Hatta babamın son parasını benım ısteklerıme harcadıgını hatırlıyorum.
Kendimi savunma şeklimde vardı üstelik o yaşta.
İsteklerimi yerine getirmek zorundasınız,
bana böyle bir dünyada yaşamak istermisin diye sormamıştınız çünkü,
Beni dünyaya getirmeden önce fikrimi alma şansınız olsaydı,
düşünseydiniz derdim hep...
Seçme şansım olsa elbetteki yine sizi seçerdim o zaten apayrı,
Ama bunu size hiçbir zaman söylemedim....
''İnsanın vatanı ÇOCUKLUĞUDUR''
Ne kadar doğru bir sözmüş zamanla anlıyor insan.

Hayatımda değiştirmek istediğim şeyler olurdu elbet,
Mesela doktor olup hayat kurtarmak isterdim,
Eğitimimi yüksek lisansla tamamlayıp,
Daha başarılı bir insan olup,
Çevremdeki insanlar tarafından takdir edilip
başarılarımdan söz etmelerini isterdim...
İnsanlara hatta sokaktaki hayvanlara
daha çok yardımcı olmak isterdim...
Abuk subuk şeylere para harcamak yerine
birikim yapardım mesela...
Kısacası daha duzgun secımler yapardım...
En azından geleceğimle ilgili...

Kötü niyetli bi insan olamadım ben hiçbir zaman
iyi niyetimi kullanan çok insan olmuştur.
Çok sinirli, aksi bir yapım olsada hep taş atana
ekmek uzatmayı seçtim ben.
Oysaki hayat bu şekilde ilerlemiyor,
Geçte olsa öğrendim.

Ama hala duyarlı insanlarımızın var olduğunu bilmek
Öylesine güzelki...
Bu en azından beni mutlu ediyor.

Annemin doktoru Amerikadan geldi
ve dün telefon etmiş salı günü annemi
kontorole bekliyormuş,
Sanırım son tetkikler yapılıcak ve ameliyat gününe
karar verilicek sanırım...
Umarım herşey en kısa zamanda yoluna girer...

Bu arada yorumumu yayınlama diye rica eden bir bayan vardı,
Sadece yanımda olmak istediği için bana yorum bırakan...
ismini vermiyim belki rahatsız olur.
Ona burdan cevap vermek istiyorum,
Çok teşekkür ederim gerçekten A...e Hanım...
Anneside göğüs kanseriymiş ve o kadar güzel anlatmışki
geçirdikleri evreleri.
Eğer bana ulaşabilirse tekrardan yorumunu
bekliyorum.
Moralini yüksek tutmayı şuan başaramıyor ama alışıcaktır elbet,
En azından kanser hastalıgı bizden korksun çünkü dediğiniz gibi
bol bol sebze ve meyveyle besleriz onu ve aktarlardan kuru üzümler
pekmezlerde alırım ben anneme :).
Hem olurda saçları dökülüyor diye üzülürse
ona beraber saçımızı kazıtmayı bile teklif ederim.
İki fıstık hatun oluruz fenamı...
Umarım sağlık problemleri olan herkes biran önce
sağlığına kavuşur.
Şimdilik benden bu kadar...

7 Şubat 2011 Pazartesi

Sizin hiç Babanız Öldümü?

Sizin hiç Babanız Öldü mü?
Benim birkere öldü kör oldum...

07/02/2003 tü en son seni gördüğümde,
Son sarılışımdı sana, son kez kokunu içime çekmiştim...
Uykusuz bir gecenin sabahıydı,
Öylesine güzel uyuyordun ki bizi bile şaşırtmıştın.
Biz bu durumu iyileştiğine yoruyorduk,
Fakat düşündüğümüz gibi olmamıştı sonucu...
Oysaki hastaneden çıkıp evimize geleli henüz 2 gün olmuştu.
Bayram yaklaşmak üzereydi,
Hepberaber bayramı evimizde geçirmek istemiştik,
Kısa yürüyüşler yapıyorduk evimizde
Yaşlı gözlerle aynaya bakıyordun bana ne olmuş diye sorarcasına...
Potakal suyu istemiştin çok severdin onu,
Gözyaşlarımı görmemen için odandan çıktım,
Mutfakta çaresizce ağladım...
Yapılabilcek birşey yoktu sen portakal suyu içemezdin çünkü...
Sesinide duyamıyorduk aslında...
Yoğun bakımda oldugun zamanda anlaşamıyorduk seninle,
Sinirlenirdin bana... Hemşireler öylesine güzel anlıyorduki seni
Kıskanıyordum onları... Hemen sinirlenme amcacım yavaş yavaş
alışıcaksınız demişlerdi sana sende onlara benım onlar gibi olacagımı soylemiştin.
Sana bir ajanda vermiştim sen yazıyordun, ben sana cevap veriyordum.
Şimdi ise o ajandayı bulamıyorum bile... :(
Son yazdıgın satırları anımsayamıyorum bile...
Odanı sık sık havalandırmamız gerekiyordu,
Yürümek istedin biraz ben hemen seni yatağından kaldırıp,
koluna girdim ve yavaş yavaş çıktık odandan.
Oturma odasına girdin uzun uzun sürekli oturduğun yatagına baktın.
Perdeyi araladın sonra dışarda kar yağıyordu ne kadar çok yağıyor dedin sessizce,
Sahi senin sesin çıkmıyordu mırıldandın sadece.
Komşular seni görmesin diye perdeyi kapattın hemen.
Antreye dogru ılerledık, Ayna gördün karşısında durdun bir süre
gözlerin doldu oysaki ben seni ağlarken görmeye alışkın değildim.
Bak dedin boğazını göstererek, bak bana ne yaptılar diye.
Çok yakışıklıydın aslında yine zayıflamış olmana rağmen
sen yine benim aslan babamdın.Her daim kıskandığım,
Aşık olduğum ilk adam...
Benim odama gittik beraber girdin yatağımın üzerinde oturdun,
Son oldugunu bılseydım sonkez uzanırdım yatağıma üstümü ört derdin sana.
Hani hergece gelirdin ya kontrol etmeye üstüm açılmışmı açılmamışmı diye...
Ben o gün bugüngür çok üşüyorum baba.
Sonra abimin odasına girdik abimse hastaneye ilaçlarını almaya gitmişti.
Cep telefonunu unutma demiştin ama yinede unutmuştu şaşkın...
Ordada bi süre zaman geçirdik annemde bana kızıyordu seni yoruyorum diye.
Oysaki bunu sen istemiştin...
Sonrasında sırayla banyo, mutfak derken odana girdik.
Oturdun, sonra uzanmak istedin omuzumdan destek aldın,
Keşke omzumdaki elin sonsuza dek benimle olsaydı...
Tıkandın birden zaman durdu aslında...
Anneme seslendim aspireyi çalıştırdık,
Ama olmuyordu temizleyemiyorduk boğazını,
gitmiyordu annem hemen taksı cagır dedı bana,
Sen elinle işaret edip durmamı söyledin...
Gözlerimin içine baktın vedalaşır gibi, masmavi gözlerini yeniden görmeyi
Öylesine istiyorum ki,elimde değil çok özlüyorum seni...
Sonra işaret ettin bana gitmem için kar yağıyordu İstanbulda
hiçbir taksici beni görmedi baba...
Sonra Coşkun abiyi gördüm sen bu halde ne arıyorsun dedi
Eve gidelim ne olursun babam hastalandı dedim...
Geldik baygındın baba seni görmeye alışkın olmadığım bir şekildeydin...
ve bir komsumuz bana öldü dedi...
Ölemez dedim benim babam ölemez...
Nefretle baktım hep o komşumuzun gözlerine...
kucagımıza aldık seni hastaneye gittik...
Bilge hastanesiydi en yakını..
Arabada kucağımdaydın gözlerini açıyordum...
Ellerini tutuyordum ve yanındayım baba yanındayım diyordum...
Hastanenin yogun bakımına aldılar seni
Bende içerdeydim sonra doktorlar bana izin vermedi...
Hemen cıkardılar bı doktor gırıyor bı doktor cıkıyordu
Annem aspıreyı acık unuttugunu soyledı,
Hemen cıktım taksıye atladım ve eve gıttım
Tam hazırlanmıs cıkıyordum kı kapıda annemi gördüm...
Annem bitikti baba...
Ben yogun bakıma almışlardır diye seni düşünürken
Annem yavrum diye sarıldı bana...
Neden babamı yalnız bıraktın dedim,
Baban bizi bıraktı dedi...
Sen Ölmüştün...
saat 15:10 du ben buna inanamamıştım...
Demekki bütün gece güzel uyumanın sebebi buydu....
Sırt ağrılarında geçmişti....
Bunun son çırpınışların oldugunu bılmıyordum be baba,
Bilseydim senin nefesin olur seni yaşatırdım,
Sesin olurdum senin sen yorulmayasın diye hep ben konuşurdum...
Kursa giderdim senin için sadece sen hayatta olsaydın,
Ve ben senin arkamda oldugumu bılseydım...
Telefonları hep ben ettim baba,
Ne saçmadır dimi ilan eder gibi...
Dediğim tek cümle babam öldü olmuştu...
Açıklama yapmadan kapatmıştım telefonu...
Ev kalabalıklaştı...
Abim ilaçlarını almak için gittiği hastaneden döndü...
Ona söylemek zor olmuştu sana gümüş birşey almıştı.
Tam onu göstermek için odana giriyordukı yoktun...
Sarıldım ona babamız öldü dedim
elindekini gösterdi bana ben bunu ona rahat nefes alsın diye almıştım dedi.
hemen hastaneye senı gormek ıcın koştu,
Abim ilaçlarını almaya gittiğinde bekle beni demişti sana,
Gözlerin açıkmış,daha seni morga kaldırmamışlar, evden çıktıgında kapalıydı oysaki,
kapıya bakıyormuşsun,
Abimi bekledin değilmi baba?
Gözlerine dokunmasıyla kapanması bir olmuş zaten...
Sonra senı morga kaldırmıslar...
O gece kaçıp yanına gelmek ıstedım çok kez...
Çıktımda ama hiçbir taksi benım ıcın durmadı...
Sonra 8/02/2011 tarıhının sabahı,
Dışarıdaydım...
Sela okunmaya başladı,
Senın adını soylediler sonunda...
İşte o benim yıkıldığım andı baba...
O benim bittiğim andı....
Sonra seni almışlar morgtan,
Bizde seni sonkez görmeye geldik...
İlk ben girdim yanına öyle güzel görünüyordunki gözlerime,
Bütün yaraların kapanmıştı...
Abim başındaydı,
Ablamlar girdi sonra yanına,
Sonra en son ben girdim...
Seni son kez görüşümdü o benim
son kez sarılışımdıı...
Cenaze arabası kapıya geldi ve sen gittin...
Bu gidiş herşeyden beteriydi işte...
Herşeyin bitişiydi...
Kimsesiz kaldık...
Yalnız kaldık....
Sensiz ve çaresiz...
Sonra gecelerce dua ettim seni birkez daha görebilmek
için yalvardım, ama olmadı...
Kendi hayatımdan vermeye razıydım...
Ama olmadı...
Bugün yanına gelicem babammmm
Çiçek alıcam sana ama ne alsam bilmiyorum...
Hangi çiçeği sevdiğini bilmıyorum ki...
Toprak alıcam toprağın eksilmiştir...
Hem bak sana geleceğimden evdekilerin haberi yok...
Yalnız gelmek istiyorum sana babam...
Özledim seni...
Sende beni özledin bunu hissedebiliyorum...




3 Şubat 2011 Perşembe

Tahammülsüz...

ilk öğrendiğim gün annemle yüzleşememiştim aslında
Çünkü halamda kalmıştı o gece bende evde abimle yalnız...
Ne telefonlara bakmak istedim, nede annemle yüzleşmek.
Ağlamak istiyordum sadece ağlamak ve isyan etmek....
Bu kaçıncı diye soruyorum?
Sahi bu kaçıncı?
Her sene yepyeni bir terane ve yine annem...
Dün akşam iş çıkışı eve gittiğimde konuyu açmak istemedim
Ama kendisi öylesine dolmuşki artık açtı.
Beni kandırdılar oldu ilk cümlesi...
Lokal anesteziyle olmuyormuş ve hastanede kalmam gerekiyormuş,
Radyo ve kemoda alabilirmişim diye uzadı muhabbet...
O anlattı ben dinledim...
Bende sen daha büyüğünü atlattın birkaç yıl önce,
Bu sana arı sokmuş gibi bişi gelir dedim.
Boğazım düğüm düğüm...
Anlatırken gözleri doluyordu, bunumu kafaya takıyorsun dedim
Hayır dedi kafama takmam ki ben!!!
Peki neden sürekli konumuz buraya geliyor?
Ama beni kandırdı oluyor cevap...
2 gecedir gram uyku uyuyamıyorum...
Kim bilir o geceleri ne yapıyor...
Odasına bıle gırmıyorum.
Sigarayı çoğalttı tıpkı benim gibi...
Hani ben güçlüyüm ya toz kondurmuyorum.
Ablamlarıda teselli etmek bana ait.
Gamsız bir görüntü sergiliyorum.
Ama ablamda haklı evi uzak ve herseyden bi haber.
Ondan sakladığımız birşeyler var diye düşünüyor ama yok!
Herşey yalın ve sade.
Ortada zaten.
Daha beteri olabilirmi?
Olabilir onuda yaşadım biliyorum...

Neye sarıcamı şaşırdım.
Ölümle dalga geçen insanlar gördüm.
Demekki onların hiç canı acımamış...
Dünde çok genç bir insan bununla yüzleşti
Defne Joy Foster...
O deli dolu insana da ölüm yakışmadı...
Ama bizim insanlarımız öylesine kıt fikirliki
Ölmüş insanın arkasından bile prim yapıp
saçma sapan yorumlar yapmaya devam ediyorlar...
Size ne insanların yaşam stilinden,
Size ne alkol alıyor veya almıyor,
Size ne onun annesinin müslüman,
Babasının Amerikalı olup müslüman olmayışından,
Annesi babası ayrıymış, Alkol alıyormuş, hakettiğini bulmuş,
Evliymiş arkadaşlarıyla nasıl eğlenirmiş....
Eşiylede sorunları varmış,Size ne ???
Bunları sorguluyunca Defne Joy gerimi dönücek,
Herşeye silbaştan mı başlıcak?
Hayır!...
Peki ya bu şekilde şeyleri sorgulamak yerine,
Geride kalanları düşünüp yorum yapsaydınız,
Küçücük bir çocuğu vardı mesela, Şimdi ne yapacak?
Annesini sadece video ve resimlerde görebilecek.
Ona sarılıp kokusunu içine çekemicek hiçbir zaman.
Belkide hiç hatırlamıcak...
Peki ya eşi?
Bundan sonra ona dokunamıcak,
Çılgınlıklarını göremicek ve her gece yatağında onu arıyacak
Sarılıp dertleşebilmek için...
Küçücük yavrusu annesini sorduğu zaman
boğazı düğümlenicek açıklayabilmek için...
Peki ya annesi?
Onun yüreğindeki acıya hiçbir ilaç çare olamıcak...
O Defne'nin yerini hiçbir zaman dolduramıcak,
Kurdukları hayaller ve yaşadıkları gunler kalıcak geriye...
Ve yaşayamıyacakları günlerin hüznü...
Ve yakın dostları, Hayranları,Çocuklar...
Lütfen daha duyarlı olalım en azından arkasında
kalanları düşünerekten daha saygılı olun...



1 Şubat 2011 Salı

Şubat sevmiyorum seni!!!

Uzun zamandan beridir ben şubat ayını hiç sevmem
Sebebini ise önümüzdeki günlerde yazarım
birkaç gün daha sabredelim..

Bu senede Şubat ayı önceki yıllardan farksız.
Ama yine aynı acımasızlıkta başlangıcını yaptı sağolsun.
Takvimden bir ay kaldırın deseler bana,
Hiç düşünmeden şubat ayı derim!
Çünkü bana karşı çok acımasız,
saygısı yok!
Benimde ona saygım yok sövüyorum her gününe,
Çokta önemli değil aslında,
Oda beni önemsemiyor belli.
Bizimkiside böyle bir ilişki.
Ama herkes şubatı öylesine severki.
Ben sevemedım...
Zorlamı canım sevmıyorum işte...
Canı cehenneme desem haksızlık etmiş olmam herhalde...

Bugün annemin kontrolü vardı,
Pataloji sonuçlarını göstermek için,
Sonuç kanser çıktı be blog.
2.Evresiymiş birde...
Ameliyat olmak zorunda...
Olmazsa sonuç daha kötü,
Olursa tekrar patalojiye giricek
Sonrası, sonrasını yazmak istemem.
Anmakta istemıorum.
Sövesim gelıyor blog.
Yoruldum ben artık...
Ağla ağla içim çıktı...
Çözümmü ağlamak?
Değil elbet.
Ama içim acıyor işte...
Elimde değil...
Beklemekten başka çare yok.
İşte birkez daha anladım,
Ne kadar acımasız olduğunu HAYAT!!!
Benimle bu kadar uğraşma,
Ben seninle uğraşırsam çok kötü olur,
Benle başa çıkamazsın...

Herşey öylesine anlamsızki artık,
Çaresizlik birkez insanın kapısını çaldımı
Bırakmıyor işte...
Hep seninle uğraşıyor.

Sahi Evren sana bir mesaj iletmiştim
Herkes gibi sende beni ciddiye almadın dimi?

Daha gidecek çok yolumuz var
Güzel annem, daha gidecek yolumuz var...